Seçim ve normalleşme

Dün sandıklar kapandıktan sonra bu yazıya başladım. Seçim sonucuna göre bir analiz yapmayacağım. Bana göre ilk seçimde dikta rejimi kaybetmişti.

Sandık öteden beri diktatörlerin korkulu rüyası olmuştur.

Ötelerler.

Olmadı, istedikleri sonucu alabilmek için her yolu denerler.

Parti kapatır, adaylara yasak koyar, halka kimi seçmeleri gerektiğini işaret ederler.

Son yerel seçim ve tekrarlanan İstanbul seçimlerinde hepsini ve hatta daha fazlasını gördük.

Ancak dikta, sandıkta hep kaybeder.

1946’daki genel seçimde tek parti devri bitti. 

60’da darbe oldu. DP kapatıldı. 27 Mayısçılar siyaseti de dizayn etti. 1961 anayasasını hazırlayıp referanduma gittiler. Sonuç tatmin edici değildi. (yüzde 61.7 evet) Bu ilk tokattı. 

İkincisi ve daha şiddetlisi genel seçimlerde geldi. AP beklemedikleri şekilde oy aldı! Koalisyon hükümeti kurdurarak iktidarlarını sürdürebildiler.

Fuat Köprülü’yü ölümle tehdit edip cumhurbaşkanlığı adaylığından çekilmesini sağladılar. Cemal Gürsel’i seçtirdiler.

Bütün bu çabalar boşaydı. 1965 genel seçimlerinde AP, sandıktan zaferle çıkarak planları alt üst etti. (Yüzde 52.87) 1969’da yine kazandı Adalet Partisi. Türkiye, hızla normalleşti.

1980 darbesinden sonra Kenan Evren, emekli org. Turgut Sunalp’e parti kurdurdu. Siyasi liderlere yasak koydu.

Turgut Özal, sandıktan çıktı. ANAP’ın kazandığı 1983 seçimleri, demokrasiye yeniden dönüşün başlangıcı oldu.

Ergenekon/Erdoğan dikta rejiminin dün Ankara’dan sonra İstanbul’u da kaybetmesi bir dönüm noktası sayılabilir. Halk, diktanın desteklediği adayı seçmedi, tehditlere boyun eğmedi. Bundan sonra Türkiye’nin hızla normalleşmesi beklenebilir.

Ali Emir Pakkan

TSK’da kimler tasfiye ediliyor?

TSK’ya darbe

Ali Emir Pakkan

Cumhuriyet’e sızdırmışlar. Emniyet istihbaratı gizli bir rapor hazırlamış. Özetle; ‘Hala Ordu’da hizmet hareketinden subaylar varmış! Bunlar deşifre edilip tasfiye edilince ancak darbe ihtimali ortadan kalkarmış!’

15 Temmuz bir kurguydu! Asıl darbe askere vuruldu. Binlerce subayı bir gecede tasfiye ettiler. Listeler önceden hazırlanmıştı.

Tıpkı 27 Mayıs gibi.

1960 darbesi, ordunun dengelerini ve genetiğini değiştirirdi. Darbeden sonra Genelkurmay Başkanı Rüştü Erdelhun’un da aralarında bulunduğu 7 bin 200 asker emekliye sevk edildi. Erdelhun Yassıada’da yargılandı. Generallerin yüzde 90’ı, albayların yüzde 75’i,
yarbayların yüzde 50’si, ve binbaşıların yüzde 30’unun TSK ile ilişiği kesildi.

Bu kadar subayın ortak özelliği neydi?

Darbeye karşı, demokrat ve iyi eğitimli subaylar olmalarıydı. Rüştü Erdelhun, 6 dil biliyordu. Nuri Yamut Paşa, Istiklal savaşı gazisiydi.

Nitekim tasfiyelerin arkasından Talat Aydemir’in darbe teşebbüsleri, 12 Mart, 12 Eylül ve 28 Şubat darbeleri geldi. Her darbede TSK’daki darbe karşıtları da ordudan temizlendi.

15 Temmuz, 27 Mayıs’ın bir devamıdır. Ordu’daki demokrat subaylar yine tasfiye ediliyor. Darbeci subayların önü açılıyor.

Cumhuriyet’e verilen raporla, bu gerçek kamufle edilmeye çalışılıyor…